20091014

Kendimle Yüzleşme Part 1/ Sad but true



Güzel haberlerim var. Uzun zamandır burda çıt çıkmıyordu, çünkü büyük bir koşturmaca, duygusal heyezanlar gibi uğraşlar içindeydim.

Güzel haber şu ki, 1,5 senedir üzerinde uğraştığım, didindiğim ve yeniden inşa etmeye çalıştığım kariyerimle ilgili büyük bir gelişme yaşandı. Bundan sonra uzmanlaşmak istediğim Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda sektörün liderleri ile çalışma fırsatı yakaladım. Şu anda kafa tatilindeyim, önümüzdeki pazartesi büyük bir yoğunlukla başlayacağım. Teklifi bayramdan önce aldım, inanın gözümden yaşlar geldi. Kendimi Bravehearttaki Wiiliam gibi hissettim:) O anda yine özgür olduğumu hissettim, çünkü kendi seçimimi yaşayacaktım, yolumu kendim çizecektim. Bundan daha büyük bir saadet olabilir mi bir insanın hayatında?

SOnucunu aldığım için,burda Kariyer Notları köşeme devam edeceğim. Belki size de bir faydası dokunur, ya da tanıdıklarınıza iletirsiniz.

Duygusal hezayanlarıma gelecek olursak, o konu çok çetfefilli..Benim en büyük hatam şu ki; ben hayatta herşeyi insanların yönetebileceğine inanırım. Yani bir insanın aklı en büyük referansıdır bana göre. Tesadüflere inanmam, nasip kısmet işlerini ise başarısızlığın bahanesi olarak görürüm. Hayalperest değilimdir, gerçeklerle yüzleşirim, kendime hiç acımam, en büyük eleştiriyi ben yine kendime yaparım, o yüzden de eleştirilmeyi fazla sevmem, çünkü tüm duyacaklarımı en ağırından kendime söylemişimdir öncesinden.


Belki ilerde, son iki aydır içinde bulunduğum duygusal travmanın detaylarını paylaşırım ama şu anda paylaşmak istemiyorum; çünkü bunları analiz ederek, kendi sonucuma ulaşmaya çalışıyorum. Ancak son zamanlarda şunu çok net olarak gördüm ki, ben inanılmaz düzgün bir aileye sahibim. Şimdiye kadar defalarca eleştirdiğim babam, öyle yüce bir insanmış ki, bunu başka başka hayatlarla kıyaslayarak anladım. Babam, beni ve kardeşimi hayatta herşeye hazırlıklı olarak büyütmüş, bir gün kendisi olmasa bile, bizim her zaman ayakta kalacağımızı, hayatımızı aynı düzgünlükle devam ettireceğimizi bilmiş, bize o özgüveni aşılamış. Hiç bir konuda baskı yapmadı, kendi seçimlerimize saygı duydu, kardeş olarak birbirimize bu kadar bağlı olmamızı ve birbirimizi kollamamızı sağladı. Ben hep bildim ki, benim babam arkamda, kapı gibi. Bu kadar özgürlüğe saygılı, girişken ve savaşçı bir baba ve bir o kadar da güçlü aynı zamanda naif bir annenin çocukları bu şekilde ortaya çıkmış. Ya diyeceksiniz ki bu ne övünme, bu ne böbürlenme, ne kadar kibirlisin sen. Gerçekten alakası yok, ben 28 yaşıma kadar bunu hiç düşünmemişim biliyor musunuz? Ben hep mütevazi davranmışım, dikkate almamışım, zannetmişim ki her anne baba zaten böyle yetiştiriiyor evladını. Alakası yokmuş..


Ve ben tüm bu yaşadıklarımda kendimi suçlayamıyorum, çünkü ben kendime dürüstüm, kendimi kandırmıyorum, en özgür insan benim, çünkü ağzımdan çıkanlarla düşündüğüm, hissettiğim şeyler aynı. En ağır öz eleştirilerden aklandım, ben temizim. Ve benim bu travmaları yaşamam sebebiyet veren, kendine inanmamak, kararsızlık, yok sayılmak, ertelenmek maalesef benim hiç suçum değil, benim tercih ederek şu anda kaldığım durum ve ahvaldir.


Diyorum ya, düşünüyorum, düşünüyorum, kendimi neden bu kadar küçümsemişim, hayallerimi neden bu kadar azımsamışım, neden gözden çıkarılmayı kabullenmişim, bu kadar basitmiymiş benim duyduğum sevgi, bu kadar kolaymıymış benim sadakatimi kazanmak. Bilinmemiş kıymetim, bak ilk kez bunu kendimle bile paylaşıyorum, sad but true...

1 yorum:

  1. braveheart'taki william'a koptum :))))
    sanki mahalledeki avni abiden bahsediyosun :)

    YanıtlaSil