
Ben ve içki, ikimizin arasında özel bir münasebet vardır. Bazen böyle çakırkeyf, öpüjemm abi diyen sevgi kelebeği birine dönüşebilirken, bazen de her yere kafa atmak isteyen agresif birine dönüşebiliyorum. Bazen manik depresifim de acaba içkiliyken mi ortaya çıkıyor diye düşünmüyorum değil. Kendimle ilgili yeni keşfettiğim bişey mesela, kafamda ufacık bir huzursuzluk, soru işareti, sıkıntı olursa benim içkiden uzak kalmam elzem bir mevzu, hatta ve hatta bu bir bira bile olabilir.
Üniversite zamanında bir gün Sumbazın evindeyiz, ben, Sumbaz ve Ay oturuyoruz. Sumbazın evi o zaman yeni yeni yapılanmaya başlayan Çayyolunda. Ev 3 katlı altta da bodrum var. Sumbaz o sene Abdye gitmiş, Miamide güneşlenmiş, süper vakit geçirmiş ama Sumbazlığını yapmış uçakta içki olarak ne var ne yok çantasına atmış. Tabi biz de öğrenci mantığı, para yok sefiliz yani, Sumbazlarda ne var ne yok içiyoruz. Benim şöyle tehlikeli bir yanım var sevgili okuyucu, ben hiçbişey belli etmem, sinsiyimdir, çok yakınlarım ancak anlayabilir kafamın beş milyon olduğunu, hele onlar da içiyorlarsa hiç mi hiç anlamazlar. Neyse saat de 12 filan olmuş, ben bişeye kızıp telefonda gereksiz birileriyle konuşuyorum. Kızların uykusu gelmiş, yatmaya çıkmışlar.
Sabah Sumbaz kalkmış, yukarıdaki odalara bakmış, salona bakmış, bodruma bakmış, ben yokum. Aklı gitmiş. Bu hatun nereye gitmiş ki, acaba bişeye kızdı kendini sokaklara mı vurdu demiş, ayakkabılar orda, çıplak ayakla mı çıktı demiş acaba, ben burda yuh artık diyorum. Neyse bir daha bodruma bakayım demiş, sonra dikkatini yerde sarılı bir halı çekmiş. Benim ayaklar ordan göz kırpıyor. Üşümüşüm halının içine girmişim ne var yani. Bu insanlar da çok sıkıcı canım:) Ne var ki bunda..
Sene 2002 filan benim doğumgünüm, yine Ankaradayız. Bir arkadaş doğumgünüm için bi mekan ayarlamış, ismi de Zaguda. İsme gel ya! Zaten muhtemelen adamlar benim doğumgünümden sonra kapatmışlardır. Neyse kalabalığız 10-15 kişi. Haftaiçi bir de. Biz gittik Zagudaya, zaguda gibi. Arkadaş giriş ücreti olmadığını söyledi, haftiçi zaten, bi biz varız mekanda, ne girişi. Zaguda denen müstesna mekan en ön masayı ayırmış bizim müstesna grubumuza. Hepimiz öğrenciyiz, içimizde Bilkentli concik de yok yani, bütçe belli, insanlar mekana güvenemediklerinden birer tane bişiler içtiler. Ben de o akşam yemek yemeden çıkmıştım, evde bişiler içmiştik çıkmadan önce. Ben de birşey içtim sanırım. Müzik felaket, eller havaya, hiç çekilmiyor, ortam modifiye edilmiş pavyon, ki bana eller havaya olan her yer o şekilde geliyor. Keops filan benim için bir eziyet mesela. Neyse ben tabi çaktırmıyorum yine, aferin bana madalya takacaklar, söylesene kızım, ya arkadaş benim kafam iyi, yani hesap işiyle siz ilgilenin de di mi?? Yok olmaz, sorumluluk sahibi yüce insan ben herkesten paralarını aldım. Bu arada Zaguda bize giriş parasını da geçirdi. Neyse orda bir kopukluk var mesela benim beynimde, ne yaptım bilmyiorum ama çıkarken bodyguardlar bizim yolumuzu kesti. Çıkamazsınız dyorlar, Niye diyoruz? Parayı ödemediniz. Ödedik biz arkadaşım, Allah Allah ya filan diyoruz. Ben de diyorum ki, siz nasıl bir yersiniz böyle, alın burdan da çekin hesabı diyorum benim bankamatik kartını veriyorum ama kartta toplam 10 tl filan vardır:)) Sonunda Sumbazın aklına benim çantama bakmak geliyor ve tatamm, Tahmin edin ne olabilir:))Hiç hatırlamıyorum ama valla ya:(
Son bombamsa Asmalımescit Pi'de oldu. Sevgili ve Haydariyle gidilen bir Lambodan sonra toplam 1,5 birayla yine üstün bir performans sergiledim. Neyse Pi'ye bir bakalım dedik. Gidenler bilir, girişte sol tarafta bar bölümü vardır. Biz o tarafa ilerlemeye başladık. İçerde daha yer görünüyordu,, ben en öndeyim. İnsanlar beni görünce yer veriyor ilginç bir şekilde, ufak tefek görünüyorum sanırım. Neyse bir noktada kızın biriyle karşılaştık. Sağa davranıyorum kız sola davranıyor, çarpışıyoruz. Ulen sol yapıyorum kız şapşik midir nedir sağa gidiyor yine çarpışıyor, kız gülümsüyor ben de gülümsüyorum. Beyin özürlü heralde diyorum içimden, arkamda da sevgili. Kıza diyorum ki, güzelim ben sağdan gidicem sen de sağdan git. Kız mal arkadaş, yok yine sol yine sol. Sonra dikkat ettim, kızın yüzü bana ne çok benziyor. Anaa, bu benim. Saçlarımı o gün kıvırcık yapmıştım, insan kendini bu kadar mı tanımaz. Arkaya baktım, kurdeşenler dökerek, sevgili görmediyse durum idare edilebilir. Benim anlayışlı sevgilim o anda bana çaktırmadı. Meğersem tüm diyaloglarımı görmüş sonra söyledi. İşte bu da salak ben yani...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder