20090618

Evim, evim, güzel evim...

Efenim size müstakbel evimi takdim edeyim. Tabi çok kıskanmayasınız die sadece bir odasını paylaşıyorum, nazar etme çalış senin de olur diyorum. Şİmdi ben bu evi nasıl alacağıma dair yaptığım planı Paranoyaya anlattım. Kendisi gözlerini fal taşı gibi açıp dinledi beni ama bence olabilitesi çok yüksek bir plandı.

Zaten şu anda yaşadığım evde de buna benzer bir L koltuğumuz var ve ben o uzanma koltuğu kısmındaki yastıklı yere yerleşip bundan sonraki hayatımı o şekilde geçirmek istiyorum. Duvarları biraz daha süsleyebiliriz mesela Andy Warhol'un şu çalışmasını büyük bir zevklen duvara asarım.



Hatta bana ne Marilyn'den derim, kendi fotografıma aynı çalışmayı yaptırırım sevgili okuyucu:)

Bence o iki koltuğun arasına minik bir sehpa gelebilir, hani kahve içerim bir dostla pencere önünde belki, nasıl aydınlık bir ev, güneş içerde mis mis..


İşte bloglarımı yazacağım, sunumlarımı hazırlacağım masa burası olacak. Bu masa kıpkırmızı bir mutfağa bakıyor ama tabi sen göremiyorsun. İşte ben o mutfakta sevdiğim insanlarla sohbet ede ede yemekler pişiricem. Bu hep böyle olacak çünkü ben pişirmeyi, paylaşmayı, küçük şeyleri seviyorum. Gecenin 11inde kalkıp yemek pişirip yemeden yatan bir manyak daha var mıdır benden başka:)) Benim hiççç öyle zengin olayım, paraya para demeyeyim diye bir derdim yok. Yaşadığım her anın zevkini çıkarmak, keşfetmenin tadını yaşamak, minik detayların çok şey değiştirdiğini her gün görmek, ve iş hayatında kendini tatmin olmuş hissetmek yeterli. Bazen kafayı yiyorum evet, o konuya başka bir postta değineceğim, iş hayatımın bir türlü istediğim raya girememesinden kaynaklanan huzursuzluklar yaşıyorum. Ama biliyorum ki bu günler de geçecek, ve bana kalanlar bu günlerde benim tebessüm etmemi sağlayan sihirli anlar olacak en nihayetinde..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder