Bu da benim yanımdan ayırmadığım aslanım. Tutku derecesinde bağlıymışım bu aslana, artık parça parça olmuş, dikiş tutmaz olmuş, atmışlar. Ben tabi evi aşağı indirmişim, sonra oturup bana anlatmışlar. " O çok yaşlanmıştı, öldü o yüzden." diye mantıklı bir şekilde anlatınca tamam demişim.
Çok geçmeden başka bir aslan verdiler bana: Cicoz. 11 ağustos 1984te güzeller güzeli, pamuk kardeşim doğdu. Hiç kıskanmadım onu, ehlileştim o geldikten sonra, yaramazlık yapmadım, tam abla oldum yani. Görür görmez sevdim onu. O benim aksime inanılmaz sakin, uyumlu, herkesin durup sevdiği, inanılmaz tatlı bir bebekti. Burnuna peçeteleri büzüp büzük sokardı, babam da onları akşamları cımbızla çıkarırdı. Burun 1 cm olunca zor tabi. O gelince benim tüm huzursuzluğum gitti. Benim en yakın arkadaşım oldu.
Sonra ilkokula başladığım sene İskenderun'a taşındık annemin ısrarıyla. İskenderun çok çağdaş, kozmopolit ve sıcak bir yerdir. Okulum evimize çok yakındı. Cicozla ben aynı okula gittik. Annem çalıştığı için evde sürekli bize bakan kızlar olurdu yarım günlük anlaşırdı annem. Ama bu kızlar anneciğimin altınları çalıp kaçarlardı çoğunlukla. Biz Cicozla kalırdık tek başımıza, yemek yapmaya o zamanlarda başladım sanırım. Yumurta filan pişirirdim, annemin yaptıklarını ısıtır yerdik. Sonra da kırmızı BMXimle gelsin gezmeler, Cicoz öne otururdu, ben de inanılmaz dikkatli kullanırdım onu da taşıdığım için. O benim co-pilotluğumu yapardı. O yüzden görsel hafızası çok gelişmiştir.
Anadolu Lisesine de birlikte gittik. Tabi o zamanlar ergenlik halleri filan var üstte. Kavgalar başladı. Birbirimizi yedik o vakitler. Boğa ve Aslan gerçekten iki güçlü burç, dolayısıyla güç savaşına da girebiliyor. İnsan birisini çok sevince, bazen en çok onu üzebiliyor. Kavgalar benim üniversiteye gitmemle hız kesti. Üniversitenin son senesinde Cicoz da yanıma geldi. Bir sene birlikte kaldık, sonra ben büyük denizde boğulmaya İstanbula geldim.
Bir buçuk senedir yine birlikteyiz. ben Cicoz ve Bıcır kedimiz. Kendi dünyamızda çok mutluyuz. O kadar yaşanmışlık, paylaşım var ki anlatmakla bitmez. Ben kardeşimin adım adım büyümesini, gelişmesini, ve nasıl güçlü bir kadın olduğunu hayranlıkla, şaşkınlıkla izledim. Bazen o kadar olgun olabiliyor ki kim abla, kim kardeş şaşırıyorum. Niye böyle bir yazı yazdığıma gelecek olursak, çarşamba günü Cicoz araba aldı. Ben de işyerimden izin alıp onunla şubesinin olduğu Bayrampaşaya ordan da Aksaraya gittim. İşyerindeki hali tavrı, herkesin onu sevmesi, işine hakim duruşu, masası herşeyi izledim. İnsanlarla diyaloğu, kararlı yapısı, durmadan koşturması bütün bunlar gün içinde beni farklı bir boyuta taşıdı. Benim için hayatta iki tür insan var: sürekli ne yapacağını anlatanlar, ve düşündüklerini yapanlar. Cicoz aklına koyduğunu yapıyor. Araba istiyorum diyor, ucuz da olsa eski de olsa, borç harçla da olsa yapıyor. Dün direksiyon dersine birlikte gittik. Ondan daha çok tecrübem olmasına rağmen cesaretim yok trafiğe çıkmama. Onun cesareti var herşeye. Gözlerinde ateş var kardeşimin, yaşam ateşi. O kadar gurur duyuyorum ki onunla kelimeler az. Güzel annem iyi ki seni doğurmuş seni benim Atom Karıncam.

"O benim co-pilotluğumu yapardı. O yüzden görsel hafızası çok gelişmiştir."
YanıtlaSililahi sevgi yaaaaa :)))))))